İç savaş ve zorunlu göç; birbirinden ağır bu iki deneyimin ardından yeni bir ülkede belirsizliklerle dolu zorlu bir gündelik hayat… Ortak hikayelerinin başlangıcı bu olan Suriyeli girişimci kadınlar İstanbul ve Gaziantep başta olmak üzere Türkiye’nin birçok şehrinde deyimin tam anlamıyla ‘yoku var eden’ girişimler kuruyor. Bu girişimlerle hem kendilerine hem de diğer kadınlara ekonomik ve sosyal güçlenme sağlıyor.
Suriyeliler, 2011'de başlayan iç savaşla birlikte modern tarihin en ciddi insanlık kriziyle karşı karşıya kaldı. Savaşın yanı sıra yaşadıkları kitlesel göç, gittikleri ülkelerdeki zorluk ve krizler bu deneyimi daha da zorlaştırıyor. Suriyeliler Türkiye’de, genellikle mülteci kriziyle anılsa da, hikayenin öteki yüzünde şirketleriyle, işletmeleriyle, girişimleriyle ekonomiye ve istihdama güçlü bir katkı var. Ticaret ve Sanayi Bakanlığı'nın 2019 verilerine göre, Suriyelilerin Türkiye’de kurduğu şirket sayısı 15 bini aşıyor. Uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olan Building Markets ise Temmuz 2020 itibarıyla Türkiye'de kayıtlı 9,041 Suriyeli şirket bulunduğunu ve bunların yaklaşık 562 milyon dolarlık sermayeye sahip olduğunu belirtiyor[1]. Köprü Derneği tarafından hazırlanan Türkiye’de Yaratıcı Endüstrilerinde Suriyeliler araştırması[2], Suriyelilerin ekonomik katkısının yanı sıra hızlı modernleşme süreci ve şehirleşmeyle yok olma tehdidi altındaki zanaatların yeniden canlandırılmasına da katkı sağladığını not ediyor. Ayrıca, kuyumculuk, mücevher yapımı gibi geleneksel zanaatlerin farklı karat, teknik ve modellerle çalışan Suriyeli ustaların gelişiyle zenginleştiği ve üretim merkezinin Suriye’den Türkiye’ye taşınarak dünyaya ihraç edilmeye başlandığını vurgulanıyor. Raporda, Suriyelilerin ayrıca dijital sektörlerinde, örneğin yazılım ve oyun endüstrisinde adlarını duyurdukları da kaydediliyor.
Suriyelilerin ekonomik alandaki katkılarına yönelik yapılan tüm araştırmaların çoğunluğu katkının daha da büyüme potansiyeline işaret ederken, büyümenin önündeki şu yapısal sorunlara vurgu yapıyor: Mülkiyet hakkı, serbest dolaşım hakkı, bankacılık ve istihdam gibi alanlardaki mevzuat sıkıntılar. Bu yapısal sorunlar kayıt dışılığın artmasına sebep oluyor. Ayrıca dil engeli, Türkiye'deki sistemlerin işleyişini bilmeme gibi dezavantajlar da süreci zorlaştırıyor. Ancak bu çalışmaların ortak bir sonucu var: Tüm bu zorluklara rağmen Suriyeliler, hem gündelik yaşam pratiklerinde hem de ekonomik iyileşmede büyük bir çaba gösteriyorlar.
Kadınlar bu mücadeleyi daha da zorlu bir şekilde sürdürüyorlar. Çünkü toplumsal cinsiyet eşitsizliği, dünya genelinde ekonomik verimliliği etkileyen önemli bir faktör. Suriyeli kadınlar, Suriye’de savaş öncesinde de büyük zorluklarla karşı karşıyaydılar ve istihdamın içinde neredeyse yoktular. Building Markets'in Türkiye’deki Suriyeli Kadın Girişimciler Raporu[3] da savaş öncesi dönemde Suriye'de kadınların iş hayatına katılımının düşük olduğuna dikkat çekiyor. 2009'da yayınlanan Girişimcilik için Suriye Ulusal Raporu'na göre, Suriyeli kadınların iş hayatına katılımı sadece %4.4'tü. Aynı yıllarda küresel ölçekte bu oranın yüzde 39, Türkiye’de (%33), Ürdün’de (%18.1) ve Lübnan’da (%24.5) olduğunu hatırlarsak; ne kadar düşük bir katılım olduğu daha iyi anlaşılıyor. Suriye’de kadınların düşük katılımın sebepleri olarak cinsiyet arasındaki kültürel farklılıklar, ev içi roller ve sorumluluklar, iş dünyasındaki cinsiyet dinamikleri gibi konulara dikkat çekiliyor. 2018 yılında Birleşmiş Milletler Kadın Birimi'nin Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği ile hazırladığı "Türkiye’de Geçici Koruma Altındaki Suriyeli Kadın ve Kız Çocukların İhtiyaç Analizi”nde de Suriyeli kadınların temel ihtiyaçlarını karşılamada, savaş travmalarından kurtulmada ve Türkiye'nin sosyal ve ekonomik yaşamına katılmada engellerle karşı karşıya kaldıkları belirtiliyordu[4]. İhtiyaç analizinde Suriyeli kadınların %70'i’nin Türkçe bilmediği bunun da hak ve hizmetlere erişimde zorluklar yarattığına işaret ediliyordu. Aynı araştırmada, Türkiye'deki Suriyeli mülteci kadınların sadece %15'inin gelir getiren işlerde çalıştığı belirtiliyor.
Türkiye’de kayıtlı bulunan Suriyeli işletmelerden 2 bin 200’üne ulaşılan ve bunlar arasında sahiplerinden en azından biri kadın olan 164 şirketle görüşme yapılarak hazırlanan Türkiye’deki Suriyeli Kadın Girişimciler Raporu’na [5]göre, kadınlara ait işletmeler ağırlıklı olarak İstanbul (%49) ve Gaziantep'te (%26) bulunuyor. Çok farklı sektörlerden oluşmakla birlikte kadınların kurduğu girişimlerin ağırlıklı olarak toptan/perakende, imalat ve konaklama/gıda hizmetine odaklandığı kaydediliyor. Aynı araştırmada kayıtlı Suriyeli işletmelerden 2 bin 200’üne ulaşan Building Markets, 1066 işletmeden Suriyeli kadın çalışanlar ve girişimciler hakkında veri alabilmiş. Ve bu işletmelerden sadece 501’i kadın çalışanlara yer verdiğini belirtirken, işletmelerdeki çalışanların yalnızca yüzde 14’ü kadınlardan oluşuyor. Ankete katılan işletmelerden 99'u (%60) en az bir kadını tam zamanlı istihdam ederken, 28'i (%17) en az bir kadını yarı zamanlı çalıştırmaktadır. Aynı araştırmada Türkiye ağında bulunan kadınlara ait işletmelerin, 484'ünü (%36) kadınların oluşturduğu ve bunların tam zamanlıya eşdeğer 1.339 iş fırsatı oluşturduğu da belirtiliyor. Kadınlara ait işletmeler arasından mal ve hizmet ihracatı yapan (%49) işletmelerin %10'u Suriye'ye, %9'u Almanya ve Irak'a ve %7'si Suudi Arabistan'a ihracat yapıyor.
Türkiye’deki Suriyeli kadın girişimciler, erkeklere göre daha fazla sermaye ve finansmana erişim sorunuyla karşı karşıya kalabiliyorlar. İstanbul Sanayi Odası tarafından yayınlanan İstanbul Ekonomisinde Suriyeli Girişimciler araştırması kapsamında görüşülen Suriyeli Hanımlar Derneği Başkanı Meysa Said'in şu sözleri, kadınların yaşadığı durumu iyi bir şekilde özetliyor[6]: "Kadınlar bir proje yaptığı zaman özellikle kadın odaklı insanlar ‘bravo’ diyorlar, çok destekliyor ama maddi desteğe gelince acaba başarılı olur mu diye endişe ediyorlar, bir güven eksikliği oluyor. ‘Acaba başarılı olacak mı?’ düşüncesi… İşte bu zihniyet bizi engelliyor. Bazı dernekler bize destek olmak istiyorlar ama emin olamadıkları için destek vermiyorlar. Bize inanıp güvenmeleri gerek." Suriyeli Mülteci Kadın Girişimcilerin Türkiye Ekonomisine Uyum Süreci başlıklı doktora çalışmasına katılan girişimciler de; Türkiye’de kadınlar için çalışma ortamının ülkelerine göre daha iyi olduğunu dile getirse de hem kendi aile çevrelerinden hem de ev sahibi toplumdan kaynaklanan sorunlar yaşandıklarını ve bunların kadın girişimci olmaktan kaynaklanan özel zorluklar olduğunu belirtiyorlar. Araştırmada sosyal-kültürel çevreden gelen destek ve/veya karşılaşılan zorlukların kadınların bu süreçteki motivasyonlarını ve başarısını etkilediği kaydedilirken, girişimcilerin kadın ve ‘yabancı kadın’ oldukları için olumsuz tavır ve davranışlarla karşılaştıkları ancak tüm olumsuzluklara rağmen girişimcilik konusunda azimli davranıp vazgeçmedikleri ve başarılı oldukları vurgulanıyor.[7]